Sayfalar

22 Nisan 2012 Pazar

MANTARLAR


Kural olarak, mantarlar çok hücreli, ökaryotik canlılardır. Ancak bunlardaki çok hücrelilik bitki ve hayvanlardaki çok hücrelilikten farklıdır. Mantarlarda bitki ve hayvanlarda görülen çekirdekli ya da hücreler genel olarak ya bulunmaz ya da kısmen bulunur. Ayrıca her bölme, çoğunlukla birden fazla çekirdeğe sahiptir. Bu nedenle, mantarlar için "çok hücrelilik" yerine "çok çekirdekli" daha geçerli bir tanımdır. Hücreler daha çok dallanmış iplikler halinde olup, bunlara hif ya da misel denir. Hifler bir araya gelerek miselyum'u oluştururlar. Hücre çeperinin ana bileşeni (birkaç hücrede az miktarda bulunsa da) selüloz değil, azot içeren bir polisakkarit türevi olan kitindir. Aynı zamanda kitin eklembacaklıların dış iskeletinde de bulunur.


Bir kısmı predatör olsa da mantarlar, parazit ya da saprofittirler. Saprofit mantarların çoğu, besinlerini oluşturan materyalin üzerine sindirim enzimleri salgılarlar ve hücre dışı sindirim ürünlerini kök tüylerine benzeyen rizoyit ya da haustorium denen yapılar ile absorbe ederler. Parazitik mantarlar hücre dışı sindirim yapabilir ya da üzerinde yaşadıkları canlı tarafından oluşturulan besinleri doğrudan absorbe edebilirler.

Bazı mantarlar, insanlar dahil, hayvanların üzerinde ya da içlerinde parazittir; mantarlar, atlet ayağı dahil, birçok cilt hastalığına neden olmaktadır. Pneumocystis carinii'nin neden olduğu zatürre dahil, akciğerde de mantar hastalıkları görülür. Mayalara akraba olan P. Carinii AİDS kurbanlarına bulaşan en yaygın hastalıktır. Diğer mantarlar bitkiler üzerinde parazitiktir ve bunlardan bazıları tarım bitkilerine saldırarak, her yıl, yüz milyonlarca dolarlık zarara neden olurlar.

Rastık, mahmuz ve yanık en ciddi sorun oluşturan hastalıklardır. Bazı mantarlar ekmek, meyva, sebze ve diğer yiyecek maddelerinin çürümesine, diğer bazıları ise deri eşya, kağıt, kullanılmayan ve kullanılan eşya ve diğer değerli maddelerde önemli hasarlara neden olurlar.

Çok sayıda patojenik ya da zararlı mantarların yanısıra, yararlı mantar türlerinin sayısı da çok fazladır. Örnegin, çoğu bitki köklerinde simbiyotik mantarlar mevcuttur; bunlar hiflerini toprak partiküllerine uzatarak bitkilerin topraktan su ve inorganik madde, özellikle de fosfor alma yeteneklerini önemli ölçüde artırırlar. Bitki kökleri ve mantarlar arasındaki bu birliğe mikorhiza denir. Mayalar, alkollü maddelerin elde edilmesinde ve ekmek hamurunun kabarmasında yaygın olarak kullanılmaktadır. Bir antibiyotik olan penisilin bir mantardan elde edilir. Hatta çavdarmahmuzu denen zararlı bir mantardan baş ağrısında kullanılan bir ilaç yapıldığı için bu mantar yararlı da sayılabilir. Mantarlar birçok peynirin üretiminde önem taşır; belirli mantarlar ise çok pahalı besinlerdir. Bakteriler, mantarlarla birlikte, ölü organik maddeleri parçalayıp, bunların hızla toprağa karışmalarını sağlayarak yeryüzünün yaşanmaz hale gelmesini önlerler.

Mantarlarda üreme eşeyli ve eşeysiz olabilir. Her iki üremede de haployit evre genellikle baskındır. Eşeysel üremede görülen farklılıklar, şu an kabul gören beş gerçek mantar divizyosunun birbirinden ayrılmasında özellikle önemlidir.

CHYTRIDIOMYCOTA 

VE HYPHOCHYTRIDIOMYCOTA

Her iki gurup, çok hücrelilerdeki gibi karmaşık bir yapıya sahip olmadıklarından sıklıkla Protista içerisinde sınıflandırılan küçük organizmalardan oluşurlar. Birçoğu algler ve diğer bitkilerin içerisinde ya da üzerinde parazit ya da saprofit olarak yaşayan sucul organizmadır. Bazıları toprakta, az sayıda tür ise sivrisinek larvaları, nematotlar ve karaciğer trematotlarında iç parazit olarak bulunur.

Bu canlıların haployitleri tümüyle yaşar canlı bir konak hücresinin içinde basit keseler şeklinde yaşar. Bu keselerin yüzeyden dışa uzanan besin absorblayıcı rizoyitler vardır ya da bu uzantılar kese şeklinde üreme organlarını taşıyan ipliksi yapılar şeklindedirler. Üreme, hücredeki çekirdekler sitokinez geçirmeksizin birçok kere mitoz bölünme geçirip çok çekirdekli bir durum alınca başlar. Sonuç olarak, sitoplazma, her biri bir miktar çekirdek alacak şekilde parçalara ayrılır. Her biri, tek bir kamçı geliştiren (bu kamçı, chytridlerde arka, hyphochytridlerde ise ön taraftadır) yeni oluşmuş hücreler halinde ortama serbestçe bırakılır. Bazı koşullarda bunlar eşeysel üreyen gametler olarak iş görürler. Fakat daha sık olarak bunlar, türe bağlı olarak uygun bir kese ya da iplikçiğe dönüşen ve zoosporlar olarak isimlendirilen eşeysiz üreme hücreleri olarak iş görürler.

ZYGOMYCOTA 

(KONJUGASYONLU MANTAR)

Bu divizyo üyelerinin hifleri çok sayıda haployit çekirdek içermesine karşın, karakteristik olarak enine çeper bulundurmazlar. Enine çeperler yalnızca üreme yapılarının oluşumu sırasında oluşur. Ne gametler ne de sporlar hareketli değildir. Eşeyli üreme, iki farklı misel hifini ait morfolojik olarak birbirine benzer hücrelerin birleşmesiyle başarılır.
Siyah ekmek küfü, Rhizopus, bu divizyonun tipik bir üyesidir. Bu küfün hifleri ekmekler üzerinde beyazımsı ya da grimsi miselyumlar oluştururlar. Miselyum üç tip hif içerir ekmeğin yüzeyini bir ağ gibi saran stolonlar; ekmeğin içine girerek hem mantarın tutunmasını hem de besin almasında rizoyitler ve yüzeye dik göre dik büyüyen ve uçların işe göre yuvarlak sporangiyumlar taşıyan sporangiyoforlar. Her sporangiyumda binlerce eşeysiz spor oluşur. Bu kamçısız sporlar çok küçük ve hafiftirler sporlar, olgunlaşıp serbest kaldıklarında (sporangiyum çeperinin yırtılmasıyla), rüzgar ve hayvanlarla uzak mesafelere taşınırlar. Eğer bir spor, ılık ve nemli bir yere yerleşirse, çimlenerek yeni bir hif kütlesi oluşturur ve böylece eşeysiz üreme tamamlanır.


Rhizopus`un eşeyli üremesi bir yeşil alg olan Spirogyra 'nınkine benzer. İki ayrı hiften gelen kısa dallar (farklı eşeyli olması gerekir) uçlarından birbirlerine değerler. Bunların en uç kısımlarında enine çeperler oluşur. Oluşan bu gamet hücreleri birbiri ile kaynaşarak zigotu oluşturur. Zigot koruyucu bir çeper oluşturarak ve bir ila üç ay süren bir dormansi periyoduna girer.
Zigotun çekirdeği çimlenince mayoz geçirir ve zigottan kısa bir hif oluşur. Bu haployit hif hemen bir sporangiyum oluşturur. Sporangiyum yeni miselyumu meydana getirecek olan eşeysiz sporları çevreye yayar. Eşeysel döngünün tamamında tek diployit evrenin yalnızca zigot olduğuna dikkat ediniz.



Zygomycota divizyosu üyeleri toprak ve hayvan gübrelerinde saprofit olarak yayılış gösterir; yalnızca bir kaç tür sulak ortamlarda yaşar. Bununla birlikte, bazıları, bitki, hayvan ve diğer mantarlar üzerinde parazit olarak yaşar.

ASCOMYCOTA

Bu büyük divizyonun bireyleri çok çeşitlilik gösterir. Mildiyo hastalığı yapan birhücreli mayalar karmaşık yapılı ve kase şeklindeki mantarlar bunlar arasındadır. Kase şeklindeki yapı çok sayıda hifin sıkı şekilde biraraya gelmesiyle oluşur. Zygomycota üyelerinin aksine, Ascomycota'nın vejetatif hifleri septattır; yani bunların hücre çeperleri bulunur; ancak merkezde büyük deliklere sahip olan bu septumlar gelişmesini tamamlayamamışlardır. Dolayısıyla komşu hücrelerin sitoplazmaları süreklilik gösterir.

Vejetatif yapılarının farklılık göstermesine karşın, Ascomycota üyelerinin tümü eşeyli üreme sırasında askus adı verilen bir üreme yapısı oluşturduklarından birbirine benzer. Bir askus, haployit sporların (çoğunlukla sekiz, fakat bazen dört) üretildiği bir kesedir; bir askustaki tüm sporlar tek bir atasal hücreden kökenlenir. Ascomycota üyelerinin çoğu, conidium adı verilen özel sporlarla, eşeysiz olarak da ürerler. Bunlar sporangiyumlar içinde değil, konidiyofor denen hiflerin ucunda zincirler şeklinde oluşurlar. Her konidum yeni bir mantar bitkisi oluşturabilir.
Mayaların, Ascomycota'nın üyeleri olarak düşünülmeleri şaşırtıcı gelebilir. Bunlar bir hücrelidirler ve eşeysiz üremelerini konidiyum oluşturarak değil, tomurcuklanma ile gerçekleştirirler. Bununla birlikte, belirli koşullar altında, bir maya hücresi dört spor oluşturmak için askus görevi yapabilir. Bu sporlar, vejetatif hücrelere göre, uygunsuz ortam koşullarına karşı çok daha dayanıklıdırlar ve mayaların, uzun süren aşırı sıcak ve kurak koşullarda yaşamlarını sürdürebilmelerini sağlarlar. Gen dizisi analizleri, mayaların keseli mantarlar olduklarını doğrulamaktadır.

Daha önceki bölümlerde, likenlerin, karmaşık bir simbiyotik ilişkiyle birlikte büyüyen, bir mantar ve bir alg ya da fotosentetik bakterilerin oluşturdukları bitkiler olduklarından söz etmiştik. Birçok liken ise mantar üyesi Ascomycota grubundandır. Ancak çok az sayıdaki tropikal liken türlerindeki mantarlar aşağıda tartışılan Basidiomycota divisyosunun temsilcileri olabilir. Likenlerin fotosentetik (yeşil) kısımları siyanobakteriler olabilirse de, genellikle bunlar yeşil alglerdir (Chlorophyta).

BASIDIOMYCOTA

En büyük ve en göz alıcı mantarların çoğu (küf mantarları, yenen ve zehirli şapkalı mantarlar) bu guruptandır. Bu bitkilerin toprak üstü kısımları sert bir doku kütlesine benzese ve bazıları, bir sap ve belirgin bir şapka şeklinde farklılaşmış olarakta diğer tüm mantarlar gibi hiflerden oluşmuşlardır.



Çoğu mantarın toprak üstü kısmı ya da üreme yapıları, tüm bitkinin küçük bir parçasıdır. Hifin esas kısmı toprak altındadır. Hifleri oluşturan hücreler arasında bölmeler bulunur. Bu sınıfın üyeleri çomak şeklinde basidium adı verilen üreme yapılarının varlığıyla ayırtedilirler. Basidiyum oluşturan hif hücreleri, bir haployit erkeğe bir haployit dişi, iki çekirdek içeren binukleat (dikaryotik) hücrelerdir. Gill mantarı olarak isimlendirilen bu Basidiomycota'nın şapkasının alt yüzeyinde perdeler (giller) halinde dizilmiş yapılardaki hiflerin uç kısımlarında belirli hücrelerin iki çekirdeği döllenerek zigotu oluşturur.

Daha sonra zigot, bazidyuma dönüşür.   Bu hücrenin çekirdeği mayoz bölünme geçirerek dört yeni haployit çekirdek oluşturur. Bazidyumların ucunda dört küçük çıkıntı meydana gelir ve haployit   çekirdekler bunların içine girer. Her çıkıntının uç kısmındaki çeper eriyince,   bunlar spor haline gelir ve her spor yeni bir miselyum oluşturur.

Genel Biyoloji – Keeton Gould Cilt II – Sayfa 647 - 654

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder